Gereksiz insanların gereksiz doğum günlerini hatırlıyorum gereksiz günlerde.
Oysa ben bu aralar, sık sık, hafıza yitirmeleri yaşıyorum. Onları da yitirsem ne kaybederim acaba?
Bence bir şeycik olmaz. Evet!
Ya bak,
Boşuna sitem ediyorsun. Kendi kendini üzmekten öteye geçiyor musun? Yooo, ne münasebet!
Kimsenin umru değil işte. Salla be kızım sen de, hep dersin ya =) Sallaaaaa!!!
Anlıyorum ki, hayat kendimizi bozmaya değmiyor. Kimsenin elinde sihirli değnek yok. Çocukken hayalini kurduğum, duvarda bir noktaya dokununca açılacak olan sihirli kapı day ok. Aaaa bak neyi hatırladım; önceleri açılan o kapının çikolata dünyasına geçiş yapacağını düşünürdüm. İki – üç yıl sonra ise paraların çıkacağı bir kapı oluvermişti o aralık. Eeee ihtiyaçlar değişince hayaller de değişiyor yanii.
Hayat kendimizi bozmaya değmiyor işte. Biz ne kadar çabalarsak çabalayalım, birileri kendi bildiğini okumaya devam ediyor. Onlar o şekilde okuyup çabalarken –tam tersi de olabilir- kaçırdıklarımıza üzülen bizler yarı yolda kalıveriyoruz.
En son ne demiştim? Sitem etmeyeceksin, ruhuna yazık be güzel kardeşim!!! Ama ben de seni azıcık tanıyorsam, bütün bu dediklerime inat, yine bildiğini okuyacaksın. Yanlış anlaşılsan da "iyi" olacaksın, sonra da "ama neden" diyerek sitemde bulunacaksın.
Cıkkk, yapma!
Kanına girdiğim tüm kadınlar,
Bedeninden çekildiğim tüm erkekler..
Diş izlerimin kanattığı kollarım..
Acı çekiyorum diye nereyi imzalamam gerekiyordu?