14 Aralık 2011 Çarşamba

Arkaya dönüp bakarken..

Bizler öyleydik ki; aynı kaşıkla iğrenmeden yemek yiyen, birbirinin en mahremini bilen, çokça birbirini yiyen, kavga eden, gülüşen, kıskanan, ağlayan… Çok güzeldik biz. Gece herkesler evine girer biz mahalledeki diğer çocuklarla türlü oyunlar oynayıp annemizi deli ederdik. Çok dayak yedik. Hiç pamuklara sarılmadık belki de o günlerde. Evde biz vardık. Çıplak ayaklarla dolaşırdık ev içinde, bazen de dışarda :) Hemen her türlü çocuk oyununu öğrendik. Büyüklük de oynamak isterdik. Suluboya tiner ikilisinden renk renk ojeler yapardık. Neyin özentisi olduğunu bilmeden.. O zamanlar kocaman olan balkonumuzda çadır kurardık kocaman “yeşil” battaniyeyle. Çoğu zaman oturacağımız yerler için kavga ederdik. Hatta sinirlenip çadırı bozardık. O balkonu biz çok severdik. Gece boyu oturup sadece yıldızlara bile baktığımız olmuştu. Türkü söylerdik en incelerinden. “Bizim” olanlar vardı. Her türkünün de bir anlamı - boğaz tıkanıklığı… Komşu amcaya yakalanmamız bile değiştirmedi elimize türkü defterini alıp söylemelerimiz :) Sözlerini çokça unuttuğumuz şarkılar – türküler için melodi yazardık, ya da sözleri yalan yanlış not ederdik bir yerlere :)

Şimdi durduğum yerde, “bizim” olanlardan dinliyorum. Aklımda siz.. Hayattaki “iyi ki”msiniz.Biz daha çoook kavga ederiz, yerli yersiz güleriz, Hafize Analarımız olur, füüü füüü dınını nıııı diyerek tempo tutarız, gitmek isteyip de birbirimizi bırakamayız, tüftüf’leniriz, zor günleri beraber geçiririz; pislikler döner en yakınlarımızdan, biz yine de susarız.

Biz hep güzeldik, güzel çocuklarız..

Hiç yorum yok: