10 Aralık 2011 Cumartesi

Hayat diyorsun

Çok zorlamamak gerek aslında. Akışına bırakıp gitmesini izlemeli. Ama doğamızda yok böyle bir olay. İlla ki dahil olmak istiyoruz. Hatta bundan daha da ötesi yönetmek. Kurallarımızın olması belki de bizi kendimiz yapan en önemli unsur. Ancak bazen dozaj aşımı yapıyoruz bence. “Ama ben böyle dememiştim/istememiştim/hayal etmemiştim/bla bla bla ki!” lerle başlayan kırgınlıklarımız. Hep –im’li kipler..

Ve sonra katlanılamaz bir insan formatına dönüşüyorsun. Çoğu kişi hayatından çıkmaya başlıyor. Kalanlarsa seni sadece sevdiklerinden kalıyorlar; yani seni anladıklarından ya da sana tahammül edebildiklerinden değil. Sen kendi sorunlarınla o kadar boğulmuş oluyorsun ki, etrafındaki kaybın çooook sonradan farkına varıyorsun. Varınca ne mi oluyor? Koca bir kaybeden duygusu. Ve şu kelimeler ağzında “Ben böyle olsun istemedim ki…”

Ne bekliyorduk ki? Kimdi kalmasını istediğimiz ya da gitmesini? Gitmek isteyen izin alsa verecek miydik? Yoksa onu kontrol altına almaya mı çalışacaktık?

Herkes hayatı çözdüğünü sanıyor. Ustasıyız bu işin de. “Hadi canım sen de” deyip olmayan çayımdan bir yudum alıp, şehir şehir – ülke ülke gezme hayallerime dalıyorum..

Hiç yorum yok: